BATININ BİZDEN ÖĞRENECEĞİ

Çok uzun asırlar batı dünyası bizim gerimizdeydi. Gerek bilim, gerek toplumsal yaşam, gerekse de yönetimsel araçlarımız batının örnek almaya çalıştığı örneklerle doludur. Sonra ne olduysa biz olduğumuz yerde sayarken, - hatta geriye giderken de denilebilir - adamlar yanımızdan geçti gitti. Şimdi onların arkasından yetişmeye çalışıyoruz. Peki bu zamanda bile batının bizden öğreneceği birşeyler kalmadı mı? Bence var. Batı dünyasına bir büyülteçle baktığımda tüm sistemlerinin yalnızca gençler ve onların tüketim alışkanlıkları üzerine oturduğunu görüyorum. Beslenme ve giyim, yapılan filmler, seyahat, eğlence ve medya dünyası tamamen bu bakış açısına göre oluşturulmuş durumda değil mi? Diyet önerileri, sağlıklı yaşam biçimleri, genç kalabilme yolları, genç görünebilme yolları tüm dünyamızı saran yeni bir paradigma. Fiziksel anlamda bu yaklaşım doğru ama duygusal değerlerimizi yok etmemek kaydıyla. Adamlara baktığımızda kuşaklar arası farkın açıldığını, yeni kuşakların eskileri yok saydığını, onları dünyaya getiren kişilerin bunu görevleri olduğu için yaptığı, bu görevi de tamamladıkları için günümüz dünyasında artık pek söz haklarının kalmadığı şeklinde bir yaklaşım yok mu? Halbuki toplumumuzda önceki kuşaklara saygı önemli bir değerimiz. Orta yaş üstü toplum üyelerimizi sahiplenme, koruma, kendilerine ve sözlerine saygı bence korunması gereken niteliklerimizden. Bu nitelik yeni kuşakların toplum içinde kendilerine yer bulabilmeleri için de çok gerekli. Arkadaşlık, dostluk ve güvenilirlik yine bence kayda alınması gereken değerlerimizden. Bunların neden altını çizmek istedim? Çünkü toplumumuzda globalleşmenin etkileri görünürken bu değerlerimizi yok sayanlar hızla artmakta. Bu yozlaşmayı bir kaç örneğiyle briç camiasında da gözlemlediğim için vurgulamak istedim. Bence briç camiası etik değerlere bağlı bir topluluktur ve bizi geçmişimize bağlayan bu değerlere toplumun diğer katmanlarından daha fazla sahip çıkar ve yaşatmaya çalışır.
19.Kasım.2006

Hiç yorum yok: