SEÇİCİ ALGI

Kızım Finlandiyaya gidinceye kadar Finlilere ve Finlandiyaya çok uzak bir duruşum vardı, sanki dünyada Finlandiya diye bir ülkenin varlığının bile farkında değildim. Ne zamanki kızım Finlandiyada master yapmak kararını kesinleştirdi, bir anda etrafımda bir sürü Finlandiyayla ilgili olaylar oluşmaya başladı. İnternette birisiyle briç oynuyorum soruyorum Finli çıkıyor, arabayla yolda giderken gözüm bir firma ismine takılıyor şirket finli çıkıyor, deniz kenarında yelkenli yarışlarına bakıyorum Fin yarışları, gözüm gazetede gezi reklamlarına takılıyor Stockholm-Helsinki iskandinav ülkelerine geziler. Bu kadar da olur mu diyorum ne mümkün her gün önüme Finlandiyayla ilgili bir haber. Bir süre sonra farkına vardım ki buna benzer hergün önümüzden yığınla bilgi, haber vs. geçiyor ama ilgi alanımıza girmediğinden farkına varmıyoruz, beynimiz de kayda almıyor. Halbuki yaşamımızda yeni bir ilgi alanı açılınca onunla ilgili her türlü isim veya haberi beynimiz hemen kaydededip üzerini floresan kalemle işaretleyip bize gösteriyor. Buna seçici algı deniyormuş.

Briçte de seçici algı önemli, insan görmesi gerekeni değil, görmek istediğini görüyor. Diyelim ki eliniz “ ♠ Qxxxx ♥ Kxxxx ♦ Kx ♣ x “ solunuz 1 kör oyun açtı ortağınız kontr dedi sağınız da sürkontr. Ne dersiniz ? Bu elde sizde pik fiti olduğunu gördünüz, sizin tarafa dört pik olmalı ama görmeniz gereken başka şeyler de var onları görebildiniz mi? Önce sağınızda 9+ puan olduğunu dolayısıyla solunuz ve ortağınıza en fazla toplam 23 puan kaldığını, bu hesapça ortağınızın puan açısından oldukça hafif bir el ile kontr dediğini görmelisiniz. İkincisi ortağınızda kör kısa ama sağınızdaki rakipte de körün kısa olduğunu ve yerin üstüne çakabileceğini görmelisiniz. Üçüncü görmeniz gereken ise sağınızdaki rakipte körün kısa, dolayısıyla kozların kötü dağıldığını görmelisiniz. Bütün bu görmeniz gerekenleri gördükten sonra hala hemen dört pik diyor musunuz ? Yaşamda da kimi zaman yalnız görmek istediklerimizi görür ona göre davranır, sonra da ya şaşar kalır veya işi evrensel şansızlığımıza bağlarız.
24.Eylül.2006

Hiç yorum yok: