DEPRESYON

Zaman zaman arkadaş sohbetlerinde depresyon konusu açılır, falanca depresyona girmiş, filancanın morali çok bozukmuş kimseyle görüşmüyormuş, öteki epeydir gitmediği doktoruna yeniden gitmeye başlamış ve bunun gibi neler neler. Bu konulara yabancı olduğumdan sohbete fazla katılamam ama beni düşünmeye sevkeder. Neden insanlar belli bir noktada takılı kalırlar ve o noktadan kendilerini bir türlü kurtaramazlar ? Tüm düşünceleri arasında belli bir tanesi nasıl olurda o kişinin tüm yaşamını bir koza içine hapsedecek kadar ağırlık kazanır ? Kelebeğin başardığı kozayı delip dışarı çıkma ve özgürlüğüne kavuşması halini neden insan beyni bu kadar zor yapabiliyor ? Kendi yaşamıma baktığımda hiç böyle bir dönemim olmadı, canımın sıkkın, moralimin düşük olduğu dönemlerim elbette oldu, daha da olacaktır. Ama neden ben diğer bazı insanlar gibi yaşam keyfini tamamen yitirecek bir düzeye düşmüyorum, çok mu şanslıyım, çok mu duyarsızım, yoksa o kişilerin karşılaştığı kadar büyük dertler hiç mi bana denk gelmedi ? Depresyon bence insanların hayatın tatsız sevimsiz bazı ayrıntılarına takılıp bütününü görememek halidir. Bu ayrıntılara takılı kalmak bütünü görmemizi engellediği gibi belirsizliği dolayısıyla da karamsarlığı tetikleyen bir ruh halidir sanırım. Belirsizlik arttıkça karamsarlık da artar, koza daha bir delinmesi güç hale gelir.

Briçte partnerlerime geçen ele takılı kalmayın o el bizim için kötü olmuş olabilir ama o ele takılıp kalırsak yaşayacağımız yeni ellerde doğru karar vermemiz, başarmamız zorlaşır derim. Yaşamda da aynı değil mi? Kötü bir el yaşamış olabilirsiniz, ama o kötüye takılıp kalmanın bedeli yaşayacağınız diğer güzelliklerden vazgeçmektir.

Son söz :Sürekli dikiz aynasına bakarak araba kullanmak imkansızdır.
05.Kasım.2006

Hiç yorum yok: