ADRENALİNİMİ SEVİYORUM

Diyelim ki önemli bir sınav öncesindesiniz. Bu sınav iş hayatınızda dönemeç sağlıyacak bir iş görüşmesi olabilir, bu görüşmenin sonucu olumlu olursa tüm yaşamınız bir anda değişecek ve gelecekle ilgili pek çok fırsatı yakalayabileceksiniz. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz ? İlk tiyatro temsiline çıkma öncesi sahne arkasında bir yandan elindeki tekste bakan, kulakları salondan gelen seslere takılmış, öksürükle ses tellerini temizleme çabasındaki kişi gibi mi? Peki bir başka örneğe bakalım diyelim ki çok beyendiğiniz bir karşı cinsle buluşma öncesindesiniz. Kelimeler kafanızda birbirine girmiş durumda, kıyafetinizi tekrar kontrol ediyorsunuz ama kalp çarpıntınız kontrol etmek çok zor. Eğer onun sizde yarattığı elektriği siz de onda yaratabilirseniz yaşamınızda yeni bir pencere açılacak, belki de tüm yaşamınız renklenecek, yeni bir yola girecek. Peki bunu da geçelim diyelim ki önemli bir maçta rakibiniz grandşileme geldi, siz defanstasınız ve elinizde rakibin dokuz saydığı kozun damı üç parça, koz as ve ruvayı çekerse damınız el alacak, grandşilem batacak, çok kazanacaksınız ama rakip hisseder ve dama empas atarsa yandınız, ortaklarınızın battığı veya ancak şilem oynadığı elde çok kaybedeceksiniz. Rakip atağı aldı ve düşünüyor, sizin tüm kaslarınız gerilmiş durumda, kan basıncınız artmış, gözbebekleriniz büyümüş, kalp atışlarınız hızlanmış hatta belki kan şekerinizde bile bir yükselme var. Yani adrenalin tüm vücudunuzu dolaşmaya başlamış sağa sola emirler yağdırıyor. Adrenalin önemli bir hormonumuz, onu böbreküstü bezlerimiz salgılar, heyecan, korku ve bunun gibi zamanlarda vücudumuzun kontrolunu bu hormon ele alır. Günümüz o kadar durağan geçiyor ki böbreküstü bezlerimiz adrenalin salgılama metodunu unutmuş ta olabilir, zaman zaman bu hormonun salgısını özlemişimdir. Geçtiğimiz haftaki milli takım seçme yarışması bu salgıyı anımsattı ve briç, özlemini duyduğum o olumlu gerginlik duygusunu tekrar tekrar yaşattı bana.

Bu duyguları sizlerin de tekrar yaşayabilmesi dileğiyle...
27.Ocak.2008