KAYBETMEK

İnsanların günleri genelde rutin geçiyor, sabah aynı saatlerde uyanıyorsunuz, güne benzer şekilde başlıyorsunuz, çalışma hayatınız her günkü sorunlarla geçiyor arada bir yaşamınıza renk katacak bazı aktivitelerle gününüzü süslemeye çalışıyorsunuz . Benim de genellikle böyle, briç yaşamımda önemli bir pencere, turnuvalar, gazetede yazı, kitabımı oluşturma çabaları, akşamları BBO yu ziyaret , Emine ve Wemineyle briç arada bir onlara kızma arada bir hayranlık duyma , kimi zaman dünya şampiyonlarını seyretme , kimi zaman da onlarla bir maç bağlayıp kazanmaya çalışma , sonunda geceyi belli bir saatte kapatmak. Ama bazen bir hiç beklemediğiniz bir anda yaşamınızda bir deprem tüm günlük alışkanlıklarınızı parça parça edebilir. Geçen Salı sabahı oğlumun baba kalk eve hırsız girmiş diyerek erken bir saatte uyandırdığı gibi. Sokak kapısı açık evde bir sürü eşya yerlerde, yerinde olması gereken pek çok eşya da kayıp. İnsan eve hırsız girmiş lafını önce seyrettiği bir filmdeki bir sahne gibi algılıyor sonra yavaş yavaş içinizi bir ürküntü kaplıyor , kayıpları kontrol etmeye başlıyorsunuz , aaa onu da mı almış , bu da mı gitti falan , bir anda tüm dünyanızı alacakaranlık basıyor , adam yatak odanız dahil tüm evi talan ederken mahremiyetinizin bu kadar kolay parçalanması içinizde ki hüznü önce öfkeye sonra da korkuya dönüştürüyor. Biraz panik , biraz yapılacaklarda aman eksiklik olmasın ve çaresizlik duygusu , sonuçta yitirdikleriniz kendinize olan güveninizi eritiyor. Bir anda briçte kötü oynayıp hata yapanları daha iyi anlıyorsunuz , onların suçlulukla karışık utanmaları , bende bir eksiklik mi var duyguları bir anda sizi de sarıyor . Kaybetmenin hem yaşamın , hem de briçin bir parçası, olduğunu ama yaşam ve bricin ayrıştığı önemli bir noktayı görüyorsunuz. Yerine konulabilir kayıplar belki bir süre üzücüdür ama taşınabilir kayıplardır, Allah yerine konulamaz kayıp vermedi diye şükretmeniz gerektiğini farkediyorsunuz.
03.Şubat.2008

Hiç yorum yok: