BİLMEK - YAPMAK

Geçenlerde klübe erken bir saatte uğradım, partnerim Aydın Hocanın dersi vardı, geçtiğimiz sonbahar başlamışlar, artık sezonun sonuna gelmişler, pratik yapıyorlardı. Ben de biraz bakayım dedim, konuşmalar briç öğrenmeye gelince serde hocalık var ya dilimi tutamadım, öğrenmenin temelini oluşturan modelden, bilmek – yapmak modelinden bahsettim onlara. Konuştuklarımı sizlerle de paylaşmak isterim.

Daha önceki yaşamımızda karşılaşmadığımız, beynimiz için yeni bir alan olan bir konuyu, özellikle briç gibi bir şeyi, öğrenmeye başladığımız zaman, konu insanlara önce son derece “ KARMAŞIK” gelir. İlginizi canlı tutup hocanızın ilkeler ve sistemler konularında söylemlerini anladığınız yani, olayın teorik boyutunu kavradığınız zaman konunun aslında o kadar karmaşık olmadığını hatta “BASİT” bile sayılabileceğini düşünmeye başlarsınız. Beynimiz olayın <> boyutunu çözmüştür artık. Ancak masaya oturup hadi oynayın bakalım dendiğinde olay yeniden şekil değiştirir ve oynamak kişilere “ZOR” gelir. Buradan olayı “KOLAY” noktasına kadar götürmek yani <> boyutunu da çözmek zaman alır, bunun bir tek yolu vardır pratik – pratik – pratik. Yabancılar bu modele “Know-Do” model diyorlar. Genelde bir beceri öğrenmenin yolu olarak bu modeli esas alıyorlar. Olayın teorik bazını öğrenip pratik yapa yapa ilerlemek bu öğrenme modelinin temelini oluşturuyor.

Biz Türkler genelde sabırsız kişiler olduğumuzdan basit noktasından hemen kolay noktasına geçebileceğimizi zannediyoruz, halbuki bu imkansızdır. Bunda başarılı olamadığımız zaman çoğumuz uğraşmaktan vazgeçip bu bana göre değilmiş diyerek terk etmeyi seçiyoruz. Halbuki sabırla – biraz da inatla – devam edebilsek diğerleri nasıl geldiyse bizim de kolay noktasına geleceğimiz kesindir.

Briç seven herkese bol bol pratik yapmalarını öneriyorum.
16.Temmuz.2006

Hiç yorum yok: